HİLALİN GÖRÜLMESİ

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu söyler: “Ramazan orucunu, hilali gördüğünüzde tutun. Hilali gördüğünüz­de açın. Şayet hava kapalı olursa, (ayın tesbitine mani olursa) otuzu sayın.”

Bu konuda Hz. Ebu Hureyre, Hz. Ömer’in oğlu Abdullah, Hz. Abbas’ın oğ­lu Abdullah, Hz. Cabir, Hz. Aişe, Hz. Huzeyfe, Hz. Ömer, Hz. Enes, Hz. Ebu Bekre ve Hz. Ta’lik b. Ali gibi pek çok sahabî, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ‘den birçok hadis rivayet etmişlerdir.

Günümüzde önemli bİr mesele olması sebebiyle, özetle şunları zikretmek­te fayda mülahaza edilmiştir.

Ramazan Orucunun Başlangıç ve Bitiş Tarihlerinin Ancak Hilalin Görülmesiyle Tesbit Edileceğini Belirten Hadisler:

a. Ebu Hureyre radıyallahuanh, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem‘in şöyle buyurduğunu söyler: “Ramazan orucunu, hilali gördüğünüzde tutun. Hilali gördüğünüz­de açın. Şayet hava kapalı olursa, (ayın tesbitine mani olursa) otuzu sayın.”[1]

Diğer bir rivayette “…Sayıyı otuza tamamlayın.”[2]

Başka bir rivayette: “Hilali görmedikçe orucu tutmayın. Hilali görmedik­çe orucu bozmayın. Hilali gördüğünüzde orucu tutun. Hilali gördüğünüz­de orucu açın. Şayet hava kapalı olursa, (hilalin görülmesine engel olursa) otuz günü sayın.”[3]

b. Abdullah b. Abbas radıyallahuanh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem‘in şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Orucu Ramazandan önce tutmayın. Orucu hilali gördüğünüzde tutun. Hilali gördüğünüzde açın. Şayet hilalin görülmesine bulut mani olur­sa, otuz günü tamamlayın.”[4]

Diğer bir rivayette: Abdullah b. Abbas der ki: Ramazan ayından önce oru­ca başlayanlara şaşarım. Hâlbuki Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Orucu, hi­lali gördüğünüzde tutun ve hilali gördüğünüz zaman açın. Şayet hava ka­palı olursa, (hilali görmenize mani olursa) sayıyı otuzgüne tamamlayın.”[5]

c. Abdullah b. Ömer radıyallahuanh ‘dan, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem‘in, Ramazanı anlatarak şöy­le buyurduğu rivayet olunur: “Hilali görmedikçe orucu tutmayın. Hilali gör­medikçe orucu açmayın. Şayet hava kapalı olursa (hilali görmenize mani olursa), görüldüğü gibi kabul edin.”[6]

Diğer bir rivayette Abdullah Rasulullah’ın şöyle buyurduğunu işittim, der: “Hilali gördüğünüzde orucu tutun. Hilali gördüğünüzde onu açın. Şayet hava kapalı olursa görüldüğünü kabul edin.”[7]

d. Cabir b. Abdullah radıyallahuanh der ki, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Hila­li gördüğünüzde orucu tutun. Hilali gördüğünüzde onu açın. Şayet hava ka­palı olursa (hilali görmenize mani olursa) otuzu sayın.”[8]

e. “Ebu Bekre radıyallahuanh ‘den, Rasulullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurduğu rivayet edi­lir: “Hilali gördüğünüzden dolayı orucu tutun. Hilali gördüğünüzden dola­yı onu açın. Şayet hava kapalı olursa, (hilali görmenize mani olursa) sayı­yı otuza tamamlayın. “[9]

f.Ta’lik b. Ali der ki, Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Hilaligördüğünüz zaman orucu tutun. O’nu gördüğünüz zaman orucu açın. Şayet hava kapa­lı olursa, (onu görmenize mani olursa) sayıyı tamamlayın.”[10]

g. Huzeyfe el-Yeman radıyallahuanh, Rasulullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurduğunu söyler: “Hilaligörmedikçe veya sayıyı (Şaban ayının sayısını) tamamlamadıkça ay gelmeden önce oruca başlamayın. Sonra hilali görünceye veya sayıyı (Rama­zan ayının sayısını) tamamlayıncaya kadar orucu tutun.”[11]

Şaban Ayının Dikkatle Hesaplanması Hakkındaki Hadisler:

a. “Ebu Hureyreradıyallahuanh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet edi­yor: “Ramazan ayı için Şaban ayının hilalini hesaplayın.”[12]

b. “Hz. Aişe radıyallahuanha şöyle buyuruyor: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Şaban ayının hi­laline gösterdiği titizliği başkasına göstermezdi. Sonra hilali görünce (Ramazan) orucunu tutardı. Şayet hava kapalı olursa, (O’nun görülmesine mani olur­sa) otuz günü sayar, sonra oruç tutardı.”[13]

c. Ebu Hureyre radıyallahuanh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ‘in şöyle buyurduğunu söyler: “Orucu, hilali gördüğünüzde tutun ve onu gördüğünüzde açın. Şayet hava ka­palı olursa, (görmenize engel olursa) Şaban ayının sayısını otuza tamam­layın.”[14]

Hilalin Görülmemesi Halinde Ramazan Orucunun Otuz Güne Tamamlanacağını Bildiren Hadisler:

a. Ebu Hureyreradıyallahuanh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ‘in şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Hilali gördüğünüzde orucu (Ramazan orucunu) tutun. Hilali gördü­ğünüzde orucu açın (bitirin). Şayet hava kapalı olursa, (hilali görmenize ma­ni olursa) otuz gün oruç tutun.”[15]

b. Ebu Hureyre radıyallahuanh, Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem‘den şu hadis-i şerifi rivayet ediyor: “Önceden devam eden bir orucunuzun tesadüf etmesi hariç, Ramazan’dan bir veya iki gün önce oruca başlamayın. Hilali gördüğünüzde oruç tutma­ya başlayın. Hilali gördüğünüzde orucu açın. Şayet hava kapalı olursa (hi­lali görmenize mani olursa) otuz günü tamamlayın, sonra orucu açın.”[16]

c. Abdullah b. Abbas radıyallahuanh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ‘in şöyle buyurduğunu söylü­yor: “Önceden devam eden bir orucunuzun tesadüf etmesi hariç, Ramazan’dan bir veya iki gün önce oruç tutmaya başlamayın. Orucu, hilali gördüğünüzde tutun ve hilali gördüğünüzde açın. Şayet bulut hilalin görülme­sine mani olursa sayıyı otuza tamamlayın. Sonra orucu bozun. Ay yirmidokuzdur.” İmam Ahmed: ‘Yani, ay eksiktir’ şeklinde tefsir etmiştir.[17]

Bir Kameri Ayın Yirmi dokuz veya Otuz Gün Olabileceğini, Bundan Fazla veya Eksik Olamayacağını Belirten Hadisler:

A. Abdullah b. Ömer radıyallahuanh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem‘in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Ayın yirmidokuzuncu gecesi olunca, hilali görmeden orucu tutma­yın. Hilali görmeden orucu açmayın. Şayet hava kapalı olursa, (görmeni­ze mani olursa) sayıyı otuza tamamlayın.”[18]

B. Diğer bir rivayette Abdullah şöyle der: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ramazan’dan bahsetti. İki elini birbirine vurarak: “Bir ay şöyle şöyle ve şöyledir” dedi. Üçüncü defasında başparmağını kapattı ve şöyle buyurdu: “Orucu hilali gördü­ğünüzde tutun ve hilali gördüğünüzde açın. Şayet hava kapalı olursa, (si­ze engel olursa) ayı otuza göre takdir edin”[19] Görüldüğü gibi, Rasulullah iki elini üç defa birbirine vurarak oruç günlerinin sayısını parmaklarla ifade et­miştir. Üç kere on, otuz olduğuna göre, orucun da otuz olduğu ortaya çık­maktadır. Ancak Rasulullah son defasında başparmağını kapatarak günlerin sayısının yirmidokuz da olabileceğini beyan etmiştir.

C. Abdullah’dan nakledilen diğer bir rivayet ise şöyle varid olmuştur: “Bir ay yirmidokuz olur. Hilali görmeden orucu tutmayın. Ve hilali görmedikçe orucu açmayın. Şayet hava kapalı olursa (görmenize engel olursa), O’nu tak­dir edin.”[20] Bu hadis-i şerifte zikredilen “Onu takdir edin” ifadesinden ne­yin kastedildiği hususunda âlimler ihtilaf etmişlerdir:

a. İmam Malik, İmam Şafii, İmam Ebu Hanife, selef ve haleften cumhur ulema, diğer hadisleri de göz önünde bulundurarak, bunun manasının “Şa­yet hilali göremezseniz, ayı tam sayı olan otuza göre takdir edin” olduğunu söylemişlerdir.

b. İmam Ahmed b. Hanbel ise, “Şayet hilali göremezseniz, onun bulut al­tında olduğunu takdir edin” manasını ifade ettiğini bildirmiş ve ayın yirmidokuzunda hava açık olur da hilal görülmezse, otuza tamamlanacağını, bu­na mukabil hava bulutlu veya sisli olur da görülmezse, bu hadise göre hila­lin var sayılacağını ve o ayın yirmidokuz kabul edileceğini söylemiştir.

c. İbn Şureyh, İbn Kuteybe gibi üçüncü bir kısım âlimler ise, buradaki “O’nu takdir edin” ifadesinden, ”Şâyet hilali göremezseniz, astronomik he­saplara göre onu takdir edin” anlamının kasdedildiğini ileri sürmüşler, ancak bu görüşleri âlimler tarafından kabul görmemiştir. Çünkü diğer bir rivayet­te:

“…Şayet hilali görmenize hava durumu mani olursa, ayın sayısını otu­za göre takdir edin” diye varid olmuştur.[21]

Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Ramazan ayının başlangıç ve bitiş tarihlerinin tesbitinde başvurulacak yol, hilale bakmaktır. Hilal gö­rülmediği takdirde, birinci görüşe göre bu ayın otuz olduğu takdir edilecek; ikinci görüşe göre, hilalin bulutlar altında var olduğu farzedilecek ve üçün­cü görüşe göre ise, astronomik hesapların takdirine başvurulacaktır. Bu son görüşün kabule şayan olmadığı belirtilmiştir. Dolayısıyla herşeyi bırakıp tak­vim hesaplarını esas almak fevkalade yanlıştır. Bundan derhal vazgeçmek ge­rekir.

D. Abdullah b. Ömer radıyallahuanh, Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem ‘in şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Allah, hilalleri, vakitleri bildiren vasıtalar kıldı. Hilali gördüğünüz­de orucu tutun. Hilali gördüğünüzde orucu açın. Şayet hava kapalı olursa, (buna mani olursa) takdire çalışın ve bilin ki, bir kameri ay otuz günden faz­la olmaz.”[22]

Ramazan Hilalini Görmede Tek Kişinin Şahitliğinin Yeterli Oluşunu Bildiren Hadisler:

Ramazan orucunun başladığını tesbit için tek kişinin hilali gördüğüne da­ir şahitliği, şu hadis-i şeriflere dayanılarak yeterli görülmüştür:

a. Nafi’, Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: “İnsanlar, hilali izliyorlardı. Ben, Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem ‘e O’nu (hilali) gördüğümü haber verdim. Bunun üzerine Rasulullah oruç tuttu ve insanlara oruç tutma­larını emretti.”[23]

b. İkrime, Abdullah b. Abbas’ın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Bir bedevi, Rasulullah’a geldi. “Ben hilali gördüm” dedi. Rasulullah: “La ilahe il­lallah MuhammedürRasulullah’a (Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna) şahidlik eder misin?” dedi. Bedevi; “evet” dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz: “Ey Bilal, insanlara bildir de ya­rın oruç tutsunlar” dedi.”[24]

Tirmizi, bu hadis-i şerifi rivayet ettikten sonra şunları söylüyor: “İlim eh­linin çoğu bu hadisle amel ederek, oruç tutmak için yalnız bir kişinin şahit­liği makbuldür demişlerdir. Nitekim İbnü’l-Mubarek, Şafii, İmam Ahmed ve Küfe ehli bu görüştedir. Buna mukabil orucun bozulması için en az iki ki­şinin şahitliğinin gerekli olduğunda ihtilaf yoktur, ittifak vardır.”

Şevval Hilalini Tesbitte İki Şahidin Gerekliliği Hakkındaki Hadisler:

Aşağıda zikredilen hadis-i şerifler, Ramazan’ın bittiğini gösteren Şevval hilalini tesbitte iki şahidin gerekli olduğunu ifade etmektedirler:

  1. Rib’i b. Haraş, Peygamber Efendimizin sahabelerinden birinin şöyle bu­yurduğunu rivayet eder: “İnsanlar, Ramazan’ın son günü hakkında ihtilafa düş­müşlerdi. Bu sırada iki bedevi geldi ve “Dün akşam hilali gördük” diyerek Rasulullah’ın yanında Allah’a yemin edip şahidlik ettiler. Bunun üzerine Rasulullah, insanların orucu bozmalarını emretti.”[25]
  2. Bu ravilerden nakledilen ikinci bir rivayet şöyledir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ramazan’ın otuzuncu gününü tamamlamak üzere oruçlu iken sabahleyin iki be­devi geldi. Allah’tan başka ilah olmadığına ve dün hilali gördüklerine dair şa­hitlik ettiler. Bunun üzerine Rasulullah emretti ve insanlar orucu bozdular.”[26]
  3. Yine aynı ravilerden nakledilen üçüncü bir rivayet şöyledir: “İnsanlar, Ramazan’ın otuzuncu gününü tamamlamak üzere oruçlu iken, iki bedevi gel­di ve dün akşam hilali gördüklerine dair şahidlik ettiler. Bunun üzerine Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem emretti, insanlar da oruçlarını bozdular.”[27]

Rib’i b. Haraş, aynı hadisi, Ebu Mes’ud el-Ensarî’den rivayet ederek şöy­le söylediğini nakletti: “Biz, Ramazan’ın otuzuncu gününün sabahında idik. İki bedevi geldi ve Rasulullah’ın huzurunda, dün hilali gördüklerine dair şahidlik ettiler. Bunun üzerine Rasulullah emretti, insanlar da oruçlarını bozdu­lar.”[28]

  1. Ebu Umeyr b. Enes der ki: Rasulullah’ın sahabilerinden olan Ensar ka­bilesine mensup amcalarım şu hadisi rivayet ederek dediler ki: Havanın el­verişsizliği yüzünden Şevval ayının hilalini göremedik ve oruç tutuyorduk. Gündüzün geç vakitlerinde bir kafile geldi. Dün hilali gördüklerine dair şa­hitlik ettiler. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanların oruçlarını bozmala­rını ve ertesi gün bayram namazına gitmelerini emretti.[29]
  2.  Hz. Enes radıyallahuanh‘den şu hadis-i şerif rivayet edilir: Enes’in amcaları Rasulullah’ın huzurunda hilali gördüklerine dair şahidlik ettiler. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, insanlara oruçlarını bozmalarını ve ertesi gün bayram na­mazına gitmelerini emretti.[30]
  3. Abdurrahman b. Ebu Leyla şöyle der: Ömer radıyallahuanh‘le beraber bulunuyor­duk. O’na bir adam geldi ve ‘Şevval hilalini gördüm’ dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer radıyallahuanh, “Ey insanlar orucunuzu bozun’ dedi…[31]

Her ne kadar Hz. Ömer radıyallahuanh‘den rivayet edilen bu haber tek kişinin şa­hitliği ile de Ramazan orucunun bozulabileceğini ifade ediyorsa da, diğer ha­dislerde iki veya daha çok kişinin şahitliği beyan edildiğinden, Ramazan oru­cunun sona erdiğine karar vermek için, en az iki şahidin gerektiği hükmü­ne varılmıştır.

Bununla beraber, tek kişinin şahitliğini kabullenen mezhepler de yok de­ğildir.

Hilalin Görülmesinin Beldeden Beldeye Değişmesi:

Hilalin görülmesinin beldeden beldeye değişik olabileceği görüşünde olan âlimler, aşağıdaki hadis-i şerifi delil göstermişlerdir:

Kureyb der ki: “Ümmü’1-Fadl bint Haris, beni Şam’da bulunan Muaviye’ye gönderdi. Şam’a vardım. Ümmü’l-Fadl’ın isteğini yerine getirdim. Ben, Şam’da iken, Ramazan ayı başladı. Cum’a gecesi bizzat ben de hilali gördüm. Sonra, Ramazan ayının sonuna doğru Medine’ye döndüm. Abdullah b. Abbas radıyallahuanh bana, bazı şeyler sordu. Sonra hilalden bahsetti ve dedi ki: “Hilali ne zaman gördünüz?”Cum’a gecesi gördük dedim. “Sen de gördün mü?” dedi. “Evet insanlar da gördüler ve oruç tuttular. Muaviye de oruç tuttu,” dedim. Abdullah b. Abbas: “Fakat biz onu (hilali) cumartesi günü gördük, otuz gü­nü tamamlayıncaya veya onu (Şevval hilalini) görünceye kadar oruç tuta­cağız” dedi. “Muaviye’nin görmesi ve oruç tutması senin için yeterli değil mi?” dedim. “Hayır, kâfi değil. Rasulullah bize böyle emretmişti” dedi.”[32]

Hilalin Görünmesi Hakkında Mezheblerin Görüşleri:

Hanefi Mezhebi:

Bu mezhepten olan âlimler, hilalin görülmesi hususunda havanın açık olup olmaması arasında fark gözeterek özetle aşağıdaki görüşleri beyan et­mişlerdir:

1.  Ramazanın Başlamasını Tesbit:

Şaban ayının yirmidokuzuncu günü, güneşin batması anında insanlar hi­lali araştırmaya çıkarlar:

a.  Hilali görürlerse, ertesi gün Ramazandır.

b. Hava bulutlu veya dumanlı olur da hilali göremezlerse, Şaban ayını otuz güne tamamlarlar ve sonra oruca başlarlar.

2.  Ramazanın Bitişini Tesbit:

Ramazan ayının yirmidokuzuncu günü, güneşin battığı vakit Şevval ayı­nın hilali araştırılır:

A. Hilal görülürse, ertesi gün bayramdır.

B.  Hilal görülmezse, Ramazan otuz güne tamamlanır.

C. Bir Kameri ayın sayısı:

Yirmi dokuz veya otuzdur. Bundan az veya çok olamaz.

D. Hilalin görülme vakti:

Hilalin, güneşin batmasından sonra görülmesi muteberdir. Bu itibarla hilal, zeval vaktinden (Öğlenden) önce veya sonra gündüzleyin görülürse, bu­nunla o gün ne oruca başlanır, ne de oruç bozulur. Çünkü o hilal ertesi gü­ne ait sayılır.

E. Hilalin görülmesinin beldeden beldeye değişip değişmemesi:

Hanefi, Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre Ramazan hilali nerede gö­rülürse görülsün, bütün müslüman mükelleflerin oruç tutmaları gerekir. Yeterki hilalin görüldüğünü belirten şahitlik, hâkim huzurunda yapılıp tasdik edilsin.

Şafiilere göre ise, aralarında yirmidört fersah (yaklaşık 126 km.) veya da­ha fazla mesafe bulunan iki beldenin hilalleri ayrı ayrı görülmelidir. Birinde görülen hilal, diğer beldeyi bağlamaz. Bundan yakın mesafelerde ise bir yer­de görülürse, diğerinde de görülmüş sayılır.

F. Ramazan ve Bayramın tesbitinde, müneccimlere (gök bilginlerine) ve astronomik hesaplara başvurulup başvurulmayacağı:

Cumhur ulemaya göre, müneccimlerin bu husustaki sözlerine itibar edil­mez. Çünkü hesaplar, kesin olsalar da bunları yapanlar hatadan masum de­ğildirler. Nitekim memleketlerin takvimlerinin birbirinden farklı oluşu da bu­nu göstermektedir. Diğer yandan, hesaplara göre Kameri aylar mutlaka otuz veya yirmidokuz değildir. Az da olsa kesirlidirler. Allahu Teâlâ, kullarına ko­laylık olması için orucun yirmi dokuz veya otuz olacağını Peygamberi vası­tasıyla bizlere bildirmiş ve müslümanları kesirleri hesaplamaktan azade kıl­mıştır.

G. Hilali gören şahitlerin sayısı:

Hanefi mezhebine göre Ramazan hilalinin görülmesinde aranan şahit sayısı Şevval hilalinin görülmesinde aranandan farklı olduğu gibi, her iki ay­da da havanın açık veya kapalı olması durumunda da aranan şahit sayıları değişmektedir. Şöyleki:

  1. Orucun başladığını bildiren Ramazan hilalinin görülmesinde gerekli olan sahit sayısı:

1) Havanın kapalı (bulutlu veya sisli) olması halinde, Ramazan hilali için tek kişinin hilali gördüğüne dair şahitliği yeterlidir. Erkek veya kadın ol­ması farksızdır. Ancak, şahidin müslüman, adil, akıllı ve baliğ olması şarttır.

2)  Havanın açık olması halinde iki görüş zikredilmiştir:

Tercih edilen görüşe göre, haberi, zann-ı galip ifade edecek sayıda çok kişinin hilali gördüklerine dair şahitlik etmeleri gerekmektedir. Bu kişilerin sayılarını tayin etme, Müslüman ulu’l-emr’e (idareciye) bırakılmıştır. Bu­nunla beraber elli, beş yüz olsun diyenler de vardır.

Diğer bir görüşe göre ise; İki adil şahidin şehadeti yeterli sayılmıştır. Gü­nümüzde bu görüşün alınmasını uygun görenler vardır.

  1. Orucun (Ramazanın) bittiğini belirten Şevval hilalinin görülmesinde ge­rekli olan şahit sayısı:
  2. Havanın kapalı olması halinde: Adil iki erkeğin veya bir erkek iki ka­dının hilali gördüklerine dair şahitlikleri yeterlidir. Şahitlerin müslüman, akıllı, baliğ, hür ve adil olmaları şarttır.

2) Havanın açık olması halinde: Yine iki görüş zikredilmiştir:

– Tercih edilen görüşe göre, haberleri zann-ı galip ifade edecek sayıda çok kimsenin şahitlik etmeleri gerekir.

– Diğer bir görüşe göre ise, iki adil şahidin şahitliği yeterli sayılmaktadır. Bu zayıf bir görüştür.[33]

Şafii Mezhebi:

Bu mezhebin sadece Hanefi mezhebinden farklı olan görüşlerini zikret­meye çalışacağız. Birleştikleri hususlar Hanefi mezhebi bölümünde zikredil­miştir.

A. Şafii mezhebine göre hilalin görülmesi beldeden beldeye değişebilir: Şöyleki; Hilal, herhangi bir ülkede görülürse, ona yakın olan ülkelerde de gö­rülmüş sayılır. Bağdat’la Küfe gibi. Buna mukabil, görülen yere uzak düşen beldelerde görülmüş sayılmaz. Bu beldeler, kendi görmelerine veya yakın­larındaki beldelerin görmelerine göre oruca başlar veya bitirirler. Irak’la Suud bu türdendir.

Uzaklık mesafesi: Tercih edilen görüşe göre yirmidört fersahtır. Yani, yaklaşık olarak 126 km. mesafedir. (94.939.20 cm. diyenlerde vardır). Diğer bir görüşte ise, misafir olmak için aranan mesafedir.

B. Ramazan veya Bayramın tesbitinde müneccimlerin sözlerine itibar edilip edilmeyeceği:

Şafii mezhebinden olan Subkî ve ona tabi olan bir kısım âlimler, hilalin tesbiti hususunda müneccimlerin sözlerine itibar edileceğini söylemişlerse de mezhepte hâkim olan görüş bunların sözlerine itibar edilemeyeceğidir.[34]

C. Hilalin görülmesinde gereken şahit sayısı ve sıfatları:

a. Orucun başladığını ifade eden Ramazan hilalinin görülmesinde tek ki­şinin hilali gördüğüne dair şahitliği yeterli sayılmıştır. Ancak şahidin adil, hür ve erkek olması şart koşulmuştur. Havanın açık veya kapalı olması Şafii mez­hebine göre önemli değildir. Her iki halde de hüküm aynıdır.

b. Orucun sona erdiğini ifade eden Şevval ayı hilalinin görülmesinde de tercih edilen görüşe göre yukarıdaki sıfatlara sahip olan tek kişinin şahitli­ği yeterli sayılmıştır. Burada da havanın açık veya kapalı (bulutlu, duman­lı) olmasının herhangi bir farkı yoktur.[35]

Maliki Mezhebi:

Bu mezhebin de sadece Hanefi mezhebinden farklı görüşlerini özetleme­ye çalışalım:

  1. Maliki mezhebine göre hilalin görülmesi, beldeden beldeye değişik sa­yılmamıştır. Bir ülkede görüldüğünde bütün mükellef müslümanların oruç tut­maları gerekir.

B.  Hilalin tesbitindeiki adil şahit şarttır. Tek şahit yeterli değildir.[36]

Hanbelî Mezhebi:

1.  İnsanlar, Şaban’ın yirmidokuzuncu günü hilali araştırmaya çıkarlar:

A.  Hilal görülürse, ertesi gün oruç tutulur.

B.  Hilal görülmezse iki ihtimal vardır:

a.  Hava açık olduğu halde görülmezse, bu durumda ertesi gün oruca baş­lanmaz.

b. Hava kapalı (bulutlu veya dumanlı) olur da, hilal görülmezse, bu du­rumda İmam Ahmed’den üç görüş nakledilmiştir:

–  Tercih edilen birinci görüşe göre; Oruç tutmak vaciptir.

– İkinci görüşe göre ise; İnsanlar müslüman olan ulu’l-emirlerine tabidirler. Eğer O, oruç tutarsa, onlar da tutar, tutmazsa tutmazlar.

– Üçüncü bir görüşe göre ise; Oruç tutmak gerekmez. Şayet o günün Ramazan’dan olduğu daha sonra anlaşılırsa, oruç tuttuğu takdirde de Ramazan bor­cunu ödemiş olamaz.

2. Bu mezhebe göre, Ramazan hilalinin görülmesinde tek şahit yeterlidir. Ramazan’ın bittiğini belirten Şevval hilalinin görülmesinde ise iki kişinin gör­düklerine dair şahitlikleri gerekli görülmüştür.

3. Bu mezhebe göre de, hilal nerede görülürse görülsün, bütün müslüman­ların oruç tutmaları gerekir. Hilalin görüldüğü yerin yakın veya uzak olma­sının herhangi bir farkı yoktur.[37]

Merhum Hasan Karakaya Hocaefendi


[1]. Müslim, Kit. Siyam, bab: 19, 20 hn. 1081;  Nesâi, Kit. Siyam, bab: 9, 11;   Darimi, Kit. Savm, bab: 2:   Müsned, İmam Ahmed. c. 2, sh. 282, 415, 409.

[2]. Müsned, İmam Ahmed, c. 2, sh. 422

[3]. Müsned, İmam Ahmed. c. 2, sh. 456, 430

[4]. Nesâi, Kit. Siyam, bab: 13;   Tirmizi, Kit. Savm, bab: 5, hn: 688

[5]. Nesâi, Kit. Siyam, bab: 12;  Müsned İmam Ahmed, c. 1, sh. 221; Muvatta, Kit. Si­yam, bab: 1, hn. 3.

[6]. Buhârî Kit. Savmbab: 11; Müslim, Kit. Siyam, bab: 2, hn. 1080; Nesâi, Kit. Siyam, bab: 10;   Darimi Kit. Savmbab: 25

[7]. Müslim, Kit. Siyam bab: 2 hn. 1080; Nesâi, Kit. Siyam bab 10; İbnMace Kit. Siyam bab:7  hn. 1654.

[8]. Müsned İmam Ahmed, c. 3, sh. 42

[9]. Müsned, İmam Ahmed, c. 5, sh. 42.

[10]. Müsned, İmam Ahmed, c. 4, sh. 23

[11]. Ebu Davûd, Kit. Savm, bab: 6 hn. 2326; Nesâi, Kit. Siyam, bab; 13, hn. 2128, 2129.

[12]. Tirmizi Kit. Savm, bab: 1. hn. 687, Müstedrek, c. 1, sh. 42

[13]. EbûDâvûd, Kit. Savm, bab: 6, hn. 2325; Müsned İmam Ahmed, c. 6, sh. 149; Müs­tedrek, c. 1, sh. 423.

[14]. Buhârî, Kit. Savm, bab: 11

[15]. Müslim, Kit. Siyam, bab: 17, hn. 1081;  İbnMace, Kit. Siyam, bab: 7, hn. 1655; Nesâi, Kit. Siyam, bab: 10;   Müsned, c. 3, sh. 25

[16]. Müsned İmam Ahmed, c. 2 sh. 438, 497.

[17]. EbûDâvûd, Kit. Savm, bab: 7, hn. 2327;  Müsned İmam Ahmed, c. 1, sh. 258

[18]. Buhârî, Kit. Savm, bab: 11

[19]. Müslim, Kit. Siyam, bab: 2,4 hn. 1080

[20]. Müslim, Kit. Siyam, bab; 3,7, hn. 1080;  EbûDâvûd, Kit. Savm, bab. 4, hn. 2320;Darimî, Kit. Savm. bab. 5; Muvatta, Kit. Sıyam. bab. 1

[21]. Buhârî Şerhi Umdetü’l-Kari c. 10, sh. 281;   Müslim, Şerhi Nevevi, c. 7, sh. 190

[22]. Hakim, Müstedrek c. 1, sh. 423. Miistedrek’in sahibi Hakim, bu hadisin Buhârî ve Müslim’in şartlarına göre sahih olduğunu ve bunlar tarafından rivayet edilmediği­ni söylemiştir.

[23]. EbûDâvûd Kit. Savm. bab. 7, hn. 2342; Darimi, Kit. Sav9, bab. 9; Müstedrek c.1, sh. 423.

[24]. Tirmizi, Kit. Savm. bab. 7, hn. 891; İbnMace, Kit. Siyam, bab: 6, hn. 1652; EbûDâvûd, Kit. Savm, bab. 14, hn. 2340. 2341; Nesâi, Kit. Siyam, bab. 9, hn. 2115; Da­rimi, Kit. Savm, bab. 7;  Müstedrek, c. 1, sh. 423.

[25]. EbûDâvûd, Kit. Savm, bab. 13, hn. 2339;   Darakutni, Kit. Siyam, bab. 12

[26]. Darakutni, Kit. Siyam, bab. 14

[27]. Müsned, İmam Ahmed c. 4. sh. 314, c. 5, sh. 363

[28]. Darekutni, Kit. Siyam, bab. 22

[29]. İbnMace, Kit. Siyam, bab. 6, hn. 1653; Müsned İmam Ahmed, c. 5, sh. 57, 58; Da­rekutni, Kit. Siyam, bab. 14;   Nesâi, Kit. el-‘İdeyn, bab. 21.

[30]. Müsned İmam Ahmed, c. 3, sh. 279

[31]. Müsned İmam Ahmed, c. 1, sh. 28

[32]. Müslim, Kit. Siyam, bab. 5, hn. 1087; EbûDâvûd, Kit. Savm, bab. 9, hn. 2332; Tirmizi, Kit. Savm, bab. 9, hn. 692; Nesâi, Kit. Savm, bab. 7, hn. 2113; Darekutni, Kit. Siyam, bab. 21;  Müsned İmam Ahmed c. 1, sh. 306.

[33]. Hilal hakkında Hanefi mezhebinin görüşleri için bakınız:

– Bedai es-Sana’i, c. 2, sh. 985-989, Matbaatu İmam, Kahire

– Serahsi, es-Serahsi, c. 3, sh. 139-140, Matbaatu’s-Saade, Kahire baskısı.

– Fethu’l-Kadir, c. 2, sh. 313-326, Mntbaatu’l-babi’l-Halebî, Kahire baskısı.

– İbn Abidin, c. 2, sh. 385-391, Matbaatu’l-babi’l-Halebî, Kahire baskısı.

– el-Fetevai’l’Hindiyye, c. 1, sh. 197-198, Matbaatu Bulak, Kahire baskısı.

[34]. Bkz. Muğni’l-Muhtac, c. 1, sh. 420-423.

[35]. Bkz. Muğni’l-Muhtac, c. 1, sh. 420-423.

[36]. Bkz. Şerhu’l-Zerkani ala Muvatta, c. 2, sh. 152-156, İstikamet Matbaası, Kahi­re baskısı.)

[37]. İbniKudame, el-Muğni, c. 3, sh. 87-90.

[38]. Bu mezheple ilgili olarak bkz. Zübdetu’l-Ehkamsh. 9, H. 1404 baskısı İran-Tahran Sepher matbaası.

[39]. A.g.e.